Eski - Yeni Çocukluklar


Haftasonu öncesi sizlere etliekmek ile veda etmek istedim. Yarın 1 mayıs, resmi tatil. O nedenle bu hafta son postumu cumartesi değil cuma yazmış olacağım..

Etliekmeği sanırım herkes duymuştur. Konya'lılara "etliekmek kafalı" dendiğini duymuşsunuzdur en azından:) Ben de doğdum etliekmek, hala devame diyoruz etliekmekle:)) Küçükken, çok iyi hatırlıyorum, annemin tüm "olmaz"larına karşılık, etliekmeğin içindeki etleri sıyırır, annemlere verirdim. Kalan hamurunu da ben yerdim. Şimdilerde ne kadar yanlış olduğumu anlıotum ama 6-7 yaşında bir çocuğun bunu anlaması için sanırım biraz deneyim gerekiyor:))


Şimdi siz bu fotoyu görüp diyeceksiniz, hala mı etleri çıkarıyorsun.. Yok ben anladım artık etin ne güzel birşey olduğunu:) Evet kabul ediyorum biraz geç anladım, sanıyorum 9 yaşlarımdaydım etliekmeği eti ile birlikte yediğimde. Bu etleri çıkarılmış etliekmeği, yine ben yedim geçenlerde:)) Tıpkı çocukluğumdaki gibi.. Yo keskiye dönüş yapmadım, şimdiki çocuklar daha akıllılar, oğlum etlerini yedi, bana da hamuru kaldı. Sayesinde eski günleri yad etmiş oldum ben de:))

Bu arada, önceki evimden taşınırken ( geçtiğimiz kasım ) sadece yanıbaşımızdaki etliekmek fırınından uzaklaşıyorum diye üzülmüştüm. Çünkü ustası harika yapıyordu.. Şükür yeni evimin yanında da çok çok iyi etliekmek yapan bir yer buldum. Meram Etliekmek, otogar civarında. Mutlaka deneyin yakınlardaysanız. Sanıyorum 175cmlik bir etliekmekti aldıklarımız. İncecik ve tadı da harikaydı, ellerine sağlık.





Havuçlu Üzümlü Kek


Bir türlü tarifini veremedim havuçlu kekin. Normalde çok fazla meyveli kek tercih etmiyorum, benim işim hep kakaolu tariflerle:) Bunu da evde sadece ben yokum diye düşünüp, minik kaşif de nasiplensin amacıyla yapmıştım. Ama çoğunu ben yedim:) Hele içindeki tarçının harika kokusu, insanın aklını başından alıyor.


 Malzemeler:

1 bardak iri rendelenmiş havuç
1 bardak şeker
1,5 bardak un
1 yumurta
yarım bardak süt
yarım bardak çekirdeksiz üzüm
1 paket kabartma tozu
Vanilya
dilediğiniz kadar tarçın ( 1,5 tatlı kaşığı kullandım )



Şeker ile yumurtayı3-4 dakika yüksek hızda çırpın. İyice köpürdükten sonra içine diğer malzemeleri ekleyin ve en yavaş devirde karıştırın. Kek kalıbınızın içini yağlayıp etrafını susam ile kaplayın. Harcı içine döküp, en üstüne üzümleri serpin( una bulayıp atarsanız dibe çökme olmayacaktır ). 



180 derecede 40 dk kadar pişirin. Afiyet olsun.


Balkon Bostanları ve Hediye Boyamalarımız



Geçen seneden aklımda olan bir projeydi bu. Balkonumda yetiştirebildiğim kadar sebze yetiştirmek. Geçtiğimiz kasım ayında kendi evimize taşınınca, artık projeyi hayata geçirme zamanıdır dedim.Evde fazlasıyla saksım ve toprağım her zaman için mevcuttur. Ev botanik bahçesi gibi ve çiçekler büyüdükçe saksılarını değiştirmek gerekiyor. Böylece fazla saksılar ortaya çıkıyor. İşte bu soğanları fazla saksılarımdan birine diktim. Pazardan aldığım soğanların kafalarını kesip gömdüm. 1 hafta sonra büyüdüler.


Bu da ekşi ot. Daha yeni büyüyorlar. Maydonoz, biber ve çiçekler de ektim, onlar da büyüyünce sizinle paylaşacağım. Böylece çok çok istediğim bir iş daha plan defterimden çıkmış oldu.



Mektup arkadaşımız Emincan'ın bize yaptığı kartı


Mektup arkadaşımız Derin'in yaptığı kart


 Mektup arkadaşımız Sarp'ın bize yaptığı kart

Hepsine ayrı ayrı tşekkürler. Ellerine sağlık, hepsi de birbirinden güzel..


Hata Türleri ve Etkileri Analizi

Ne çok yazdım çizdim, ne çok konuştum bu konu üstüne. Ama hala içim dopdolu, hala serinleyemedi yüreğim, hala çırpınıyor, hala kanıyor zaman zaman...


Elbette sayısız artı (+) ve eksisi (-) var çalışan anne olmanın. Görevim gereği risk analizi yapmaya, hata etkilerini değerlendirmeye ve en uygun, en stabil çözümü bulmaya alışkınım, içime işlemiş adeta.. Ama bu durumda, hani terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya, işte aynen o durumdayım ben de. Her riski ölçüp, her kontrolü yapabildim de, yüreğimi kontrol etme aşamasında pek bir acemiyim hala..

Bu yazımın devamı için buraya, Urfatutkunu'nun son durumu ile ilgili buraya...
Ayrıca merak edip soran, dualarını eksik etmeyen dostlarımıza da kocaman teşekkürler...

Neler Oldu, Neler Bitti?



Bugün urfatutkunu minik bir operasyon geçirecek saat 11'de. Bununla ilgili ayrıntılı bilgi için buraya bir tık.




Tatil bitti ama ben henüz tatil havasını atamadım sanırım üzerimden.
Mesela mektup arkadaşlarımızdan gelen, o minik ellerden çıkan çalışmaları fotoğraflayamadım henüz..


Arkadaşımız Derin'in yapıp bize gönderdiği bu güzel resimleri ve diğer çalışmalarını görmek için tık.



Ve çok yakında balkon bostanlarımı;


Havuçlu meyveli tarçınlı bu mis kokulu kekimi



bu kısırı ve henüz fotoğraflayamadığım giyinme şablonlarımızı paylaşacağım sizlerle.


Penceremden çektiğim bu güzel manzarayı ve


bu mis gibi bol sütlü kahveyi size armağan edip, şimdilik izninizi istiyorum. Sevgilerimle...



5/6 Bir Bütün Eder Mi?

Üç günlük tatilin ardından merhaba. Oldukça koşturmacalı, bol curcunalı, keyifli bir tatil oldu çok şükür. Eskisi gibi büyükbaba evinde birleştik, sohbet muhabbet geçirdik tatili. Ankara'dan halamlar ve kuzenimle ailesi, Adana'dan kuzenim ve ailesi, İstanbul'dan halamlar, bir de bizim buradaki popülasyonumuz düşünülünce nasıl bir ortam vardı sanırım tahmin edilebilir:))

Anaokuluna giderken ben, öğretmenim bizi birbirimize tanıştırıyordu, bana kaç kardeş olduğumuzu sorduğunda  ben 6 kardeşiz demiştim:P Öğretmenim annemin arkadaşı idi ve hemen anneme anlatmış durumu:) Annem de kuzenlerimizle birbirimize kardeş dediğimizi anlatmış. Her yaztatili, her bayram, her 15 tatil bir araya gelince, insan kardeş sanıyor elbet:)) Zamanla her birimiz iş-güç telaşesine girişince, tatillerimizi denk getiremez olduk. en fazla 3 kardeş bir araya gelebilmiştik. Şimdi ise 5'i tamamladık ama Nilgün ablamın yokluğu işte yine de eksik bıraktı bizi.. Bu arada 9 yaşındaki Dilara'mız, 17 aylık Hamza'm ve 17 aylık Ege'miz de bizimle olunca konuşacak konularımız arttı tabi. Ege ( zeytin ) ile Hamza'nın ( limon ) arasında tam 3 gün var. Ege abimiz oluyor yani:)) Bir araya gelince ne yapacakları merak konusuydu. Biraz birbirleriyle ilgilenseler de genelde free takıldılar:)) Ege de bu konuda Hamza ile aynı, büyüklerle oynamayı daha çok seviyor sanırım bu yaştakiler:)) Bu arada olan Dilara'ya oldu, ablalığını yaptı sağolsun, peşlerinden ayrılmadı:)) 

Bir ara zeytin ve limonla bahçedeydim, dışarı çıkmak istediler.. İkiz çocukları olanları orada az  da olsa anladım ( doublecim kulağını çınlattım hissettin mi bilmiyorum :)) Biri sağa biri sola koşturunca ne yapacağımı bilemedim, bir oraya bir buraya koşturdum ki Hikmet abim ( Ege'nin babası ) bizi bir sokakta buldu da sağolsun eve gelebildik:)) Yoksa koşa koşa nerelere gidecektik bilemiyorum:)

Bir tatil daha bitti, darısı diğer tatillerin başına:)) İyi haftalar diliyorum, selametle...


Bir Annenin Kaçamakları :)




Bu da ne, yumurta yapmayı herkes bilir demeyin. Çünkü size tarif vermeyeceğim şu an. Bu sadece dün geceki kaçamaklarımdan biri, itiraf etmem lazım:) Açıkçası süt isnim bitip de eve geç gitmeye ( 18:50) başladığımdan bu yana, öyle sanıyorum ki akşam yemeklerimin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Eve geç geliyorum zaten, oğlumla vakit geçireyim maksadı ile son 5 aydır çok çok nadir akşam yemeklerim oldu. Aslında şikayetim yok, ancak bloğumdaki o tarihten bu yana yayınladığım pasta börek çöreklere bakacak olursanız, gece kahvemin yanında neler neler yediğimi kolayca tahmin edebilirsiniz:) Yani yemek yemesem de kalorimi fazlasıyla alıyorum:))

Herşeyimiz, gerçekten çocuklarımız için.. Konuşmalarımız esnasında birçok anne arkadaşımın da aynı sebepten akşam yemeklerini rafa kaldırdıklarını öğrendim. Aslında bu iyi birşey demiyorum ama işte insan kalbine söz geçiremiyor ve minik ellerin peşine düşüveriyor çoğu zaman...

Burada yazımı yavaş yavaş noktalarken, kısmetse pazartesi tekrar görüşmek üzere diyorum. Hepinize iyi tatiller..

BÖ 2010 - Sponsor Ülker'in Süprizi



Eve gelip de bu hoş süprizle karşılaşınca şaşırdım doğrusu. Hiç beklemediğim, hiç tahmin etmediğim birşeydi. Bilenler vardır mutlaka, BÖ 2010 blog ödüllerine yemek blogları kategorisinden katıldım. Aslında bununla ilgili bir bilgilendirme postu da girmedim, sadece bir logo koydum bloğuma. Bu yarışmaya çok iddialı da girmedim, bir tevafuk sonucu öğrendim ve katılmak istedim.

Sözün özü, Ülker''in bu hoş süprizi de vesile oldu, eğer beni desteklemek isterseniz beklerim:) Oylarınız benim için değerli. HErşeyden önce yorumlarınız önemli ama bunu da belirteyim. Sevgiler dostlar...

Desteklemek için buraya tıklayın ve benim bloğumu seçerek oylamaya katılın...

Annelik Sanatı - Pedagog Adem Güneş



Bugün size pedagog adem güneş’in annelik sanatı isimli kitabını tanıtacağım. Adem Bey’in Burç Fm’de Salı ve Çarşamba günleri yayınlanan daha çok soru-cevap şeklindeki programını kaçırmamaya çalışıyorum. Bu kitabı okurken de sanki bir radyo programı dinliyormuş gibi hissettim. Kitap okurken mutlaka yazarının sesi kulağıma gelir, sanki ondan dinler gibi okurum :)

Kitap genel itibariyle güzel. Yalnız ilk bölüm beni biraz sıktı. İlk bölümün son kısmında bir test var, üzerinizde ne kadar yük taşıyorsunuz, bunu anlamanızı sağlayan minik bir test. Burası güzel, üstünüzdeki yükleri görüp bertaraf edebilmek adına. Ama test sorularını ilk bölümde uzun uzun anlatılmış olması, dediğim gibi beni birazcık sıktı. Ama diğer kısımlardan gerçekten çok istifade ettim. Kitaptan altını çizdiğim anektotları sizlerle paylaşacağım:

• Kendisiyle tanışmamış bir anne, sırtına kilolarca yük yüklenmiş uzun mesafe koşucusu gibidir.

• Şiddet, trans-jenerasyon özelliği taşır.

• Anne, sırtında ne kadar çok yük taşıyorsa o oranda patlayacağı kişi, yanındaki çocuğudur.

• İnsan vicdanla terbiye olur.

• Ayrıca yazar, kök problem ve yansıyan problemi de harika şekilde anlatmış. Yansıyan problem, başka problemlerin dışa yansımasıdır. Kök problem ise, içimizde taşıdığımız asıl problemdir.

• Bir annenin çocuğuna yapacağı en büyük iyilik, çocuğun fıtratın ıdeğiştirip onu kendine bağımlı hale getirmek ve onu “suni” bir insan haline sokmak yerine, fıtratını hiç bozmadan ve fıtratının özelliklerini geliştirerek yetişmesine gayret sarf etmektir.

• Çocuk kendi duygularını rahatça ifade edeceği, kendi kişiliğine ve kimliğine sagı duyan bir ebeveyne sahip değilse kendisine yönelen sevgileri kaybetmemek için duygularını yaşamak yerine, başkalarının beklentilerine karşılık vermeyi öğrenir.

• 0-4 yaş arası doğal annelik yeterlidir. Çocuk bu dönemde neyi nasıl öğreneceğini kendisi tespit eder. Anne çocuğunun ruhen sağlıklı olmasını istiyorsa, onun içinden gelen bu öğrenme isteğinin önüne geçmemelidir.

• Çocuk 0-4 yaş arası karşı konulmaz bir öğrenme isteği içindedir. Bu isteğin önüne geçilirse, çocuk kendini yerden yere atar, öfkelenir.

• 0-4 yaş döneminde, çocuk hedefine yürürken anne onun ilgisini dağıtır ve dikkatini başka yöne çekmeye kalkarsa, ileride çocuğun dikkat dağınıklığıyla karşılaşacağını da hesaba katmalıdır.

• 0-4 yaşta yapılması gereken en önemli şey, çocuğun yanında bulunmak ve ihtiyaçlarını karşılamaktır.

• Annelerin çocuklarının söz dinlememe konusundaki korkusu, 0-4 yaş arasında geçersizdir. Çünkü bu dönemde çocuk kural nedir bilmez.

• 4 yaşından sonra çocukların en çok hoşlandıkları şey, etrafta yaşanan şeylerin kurallarını öğrenmektir.

• Çocuk bu dönemde öğreneceği her kuralı, vicdani bir kabulle öğrenmelidir.

• Çocukların en sevdiği şey, kurallı yaşamakır.

• Anne, çocuğuyla arasındaki sorunları bir liste haline getirmeliler. Her bir sorunu da bir hafta ele alıp, çözmeye uğraşmalılar.

• Çocuğu ikna etmeye çalışmamalı, anlaşmaya çalışmalı.

• Çocuk pazarlık yapmayı öğrenirse, bundan zararlşı çıkan ebeveyn olur.

• 4-7 yaş grubu çocukları, sosyalleşme isteğindedir. Bu yaşlardaki çocuklardan sık sık kardeş istedikleri duyulur.

• Bir çocuğun yaşam kurallarını öğrenmesini isteyen anne, aşağıdaki noktaları dikkat e almalıdır:

o Çocuk sadece kendisi için konulmuş kuralları sinlemek istemez.

o Kurallar çocuğun gerçekleriyle uyum içinde olmalıdır.

o Kurallar rastgele zamanda ve rastgele yerde öğretilmez.

o Çocuklar ikna olmaktan hoşlanmazlar.

o Kurallar gerçekçi ve samimi olmalıdır.

o Bir kurala uyma, başka bir şarta bağlanmamalıdır.


• Doğal aile modeli = Şefkat- Otorite dengeli aile modeli

• Ailede düzenli olarak istişare yapılmalıdır. Sağlıklı bir ailenin en önemli dinamiği haftalık yapılacak olan toplantı/istişarelere bağlıdır. İştişarede dikkat edilmesi gereken hususlar:

o İştişare, vakti sabit olan bir gün ve saatte yapılır.

o İştişare belli bir ciddiyeti gerektirir.

o İstişarenin bir yöneticisi olmalıdır.

o İstişareye katılım belli bir yaşı gerektirir.

o 7 yaşından itibaren çocuklar toplantılara katılmalı, 12 yaşından itibaren de aktif oy kullanabilmelidirler.

o İstişarede kararlar oy birliği ile alınmalıdır.

o İstişare aile sorunlarının çözüm adresi olarak bilinmelidir.

o İstişare, çocukların statü kazandığı yerdir. Ailede bir statü kanmayan çocuk, dışarıda bu statüyü arar.

o İstişare masası, kavga edilecek yer değildir.

o İstişarede alınan kararlar bir deftere yazılmalıdır.




Patatesli Bulgur Pilavı



Bulgur pilavı ile aram hiç iyi oladı diyebilirim, pirinç sevenlerdenim ben:)) Ama malum bulgurun faydaları da saymakla bitmez. Bu pilavı, daha bir cazip hale getirmek için, patates ile pişirdim. İçine kekik de attım hatta:)) Sevdim, yedim, lezzeti iyiydi şükür. Hemen nasıl yaptığımı anlatayım:

Malzemeler:

2,5 su bardağı bulgur
 2 ortaboy patates
1 büyük boy soğan
2 domates
1 diş sarımsak
kekik, tuz, pulbiber
1 kaşık salça
tereyağ - sıvıyağ
yeterince su


İncecik doğranan soğanları tereyağda iyice kavurun. Ardından patatesleri ( küp küp doğrayın ) atıp biraz kavurduktan sonra, bulguru da ilave edin. Yeterince sıvıyağ ekleyip biraz da bulgurları kavurup salçasını ekleyin. Ardından domates ( soyulmuş ve küp küp doğranmış ) ve sarımsağı da ekleyip üzerini 2 parmak geçecek şekilde su ekleyin. En son tuz, pulbiber ve çok az da kekik ekleyin, afiyet olsun...



Helezon Kurabiye ve iki Renkli Çalışmalar



Aynı kurabiye hamurundan bir kısmını kakao ile karıştırıp, bibirinden farklı denemeler yaptım. Yaparken de çok eğlendim yerken de:) Gerçekten tadı harika oluyor, sizlere tavsiye edip hemen tarife geçeyim:



Malzemeler:
125 gr tereyağ
1 su bardağı buğday nişastası
1/2 yumurta ( çırpıp ayırdım yarısını )
1,5 tatlı kaşığı yoğurt
1,5 çay kaşığı kabartma tozu
yarım bardak pudra şekeri
Alabildiği kadar un

Un hariç tamamını iyice elinizla karıştırın. Unu, kulak memesinden hafif sert bir hamur elde edene kadar ekleyin. Hamurunuzu yarıya bölüp bir tanesine kakao ekleyin.



Şekildeki gibi her iki renkten de silindirler oluşturun. Birini elinizle tepside açın, diğerini üzerine koyup onu da açın.


Bir tarafından başlayarak rulo yapın, ardından dilim dilim keserek fırın tepsisine alın. Ben ik farklı uygulama yaptım. Birinde dışarıda beyaz, diğerinde ise kakaolu olan vardı.


Diğer bir uygulama ise şöyle:



Küçük silindirler hazılayıp yanyana koyun. Elinizle açıp, renkleri birbirine yapıştırın. Kalıplarınızla rengarenk kelebekler, kalpler yapabilirsiniz.

Kenarlardan çıkan ve ayrıştıramadığınız renkleri ise hafifçe karıştırıp ebruli bir kurabiye hamuru elde edin. Bunlarla da ben kalp kurabiye yaptım yukarıdaki fotolarda görebilirsiniz. Afiyet olsun...

MEKTUP ARKADAŞLIĞI VE BİR BOYAMA ETKİNLİĞİ





Bir mail grubumuz var ve orada mektup arkadaşlığı etkinliği kapsamında dörderli gruplar oluşturduk. Her çocuk mektup arkadaşlarına kendiyaptığı bir resim/boyama gönderecek. Bu etkinlik kapsamında, boyama ile ilgili birkaç çalışma yapmak istememize rağmen, oğlum pastel boyaları direk ağzına atıp tadına bakmak istediğinden, şimdiye kadar tam bir muvaffakiyet sağlayamadık:) Dolayısıyla ben de sanat çalışmalarımıza alternatif yöntemler arayışına girdim. Bu yöntemi daha çok kırık pastel boyalar ile yapmışlar ama ben kendime göre farklı bir yöntem geliştirdim.




İlk olarak ihtiyacımız olan malzemeler:

Renkli kağıt

Makas

Kapaklı bir kutu

Birkaç Nohut veya fasülye

Parmak boyaları

Biraz elyaf, iğne ve iplik


İlk olarak kağıt ve makası alıyoruz ve kutumuzun içine sığabilecek şekilde kağıtları küçültüyoruz. Ben yaklaşık A5 boyutunda kestim ve kutumuza tam olarak sığdı.




10 tane nohut alıp, 5 tanesinin üzerine elyaf diktim. Diğerleri ise sadece ses çıkarma amaçlı kullanılacaklar. Elyaf dikilen her bir nohutu farklı bir renk parmak boyası ile boyadık.




Kutumuzun içine kağıdı rulo şeklinde yerleştirdikten sonra, boyanmış ve boyanmamış nohutları kutunun içine attık. Kutunun kapağını kapattıktan sonra sıra geldi kutuyu sallamaya. Nohutlar çok şirin ses çıkardıkları için zaten minikler sallamaya bayılıyorlar:)) Sonrasında kutunun içinden çıkardığımız sanat eserlerimizi minik mandallarımız ilekurumak üzere buzdolabımıza astık.



Mektup arkadaşlarımıza göndermeden önce, her birini farklı renklerde fon kartonlarına iliştireceğiz. Bu etkinliğe iyi ki katılmışız dedim, hem mektup arkadaşlarımız oldu hem de farklı bir çalışma yapmış olduk. Umarım arkadaşlarımız da beğenirler yaptıklarımızı:)



İşte bunlar da mandallarımızdan birkaç tanesi. Bu farklı boyama işini hepinize tavsiye ediyorum, sevgiler...

Related Posts with Thumbnails