Yeni yıl dedikleri nedir ki? + ( Sosyete Mantısı )


Şöyle bir baktım bloglara, herkes yeni yıl mesajı yazmış, ben de gelmişim size sosyete mantısı tarifi vermeye çalışıyorum :D Güldüm kendime önce, sonra da yeni gelen yılla, bugünüm arasındaki tek farkın sadece bir rakamla sınırlı olacağını düşünüp, yine de sosyete mantısını paylaşmayı uygun buldum:) Nedense, yeni yıl denen kavram, bana hiçbir zaman harika şeyler çağrıştırmadı. Ne eğlenmek için yeni bir yıla ihtiyaç duydum, ne dilekte bulunmak için, ne de hindi pişirip yemek için. Hani bana olağan dışı birşey gibi gelmiyor yeni yıl. Dün ve bugün.. İşte bütün herşeyin özeti bu...

Neyse, ben lafı fazlaca uzatmadan hemen tarifime geçeyim:

Malzemeler:

  • 3 adet yufka
  • 1 adet irice soğan
  • 500 gr kıyma ( yağlı kıyma kullanırsanız daha lezzetli oluyor )
  • Tuz, karabiber
  • 1 bardak su + 2 yemek kaşığı sıvıyağ
Üzeri için:

  • Sarımsaklı yoğurt 
  • 2 kaşık tereyağ
  • yarım kaşık toz kırmızı biber

Yapılışı:

  • Çok az sıvıyağın içinde soğanları pembeleşene kadar pişirip içine kıymayı alın ve güzelce pişirin. Pişme noktasında içine tuz ve karabiber ekleyin.
  • Yufkaları dörde bölün.
  • Su + sıvıyağ karışımını bir fırça yardımıyla yufkalara sürün ve iç harcını üçgenin geniş yerinden koyarak rulo yapıp gül şeklinde sarın.
  • Fırın tepsisine koyup, hafif kızarana kadar orta hararetli fırında pişirin.(Ben 200 derecede pişiriyorum)
  • Sosu için tereyağını bir tavada eritip, içine kırmızı biberi ekleyin.
  • Sıcakken, üzerine sarımsaklı yoğurdu ekleyip, tereyağdan da üzerine dökün ve servis edin.
  • Afieytle...

Mısır Gevrekli Muhteşem Kurabiye - Denemeyen Pişman Olur :)


Çocukların doğumgünlerinde yaptığım pasta börekleri paylaşacağımdan bahsetmiştim. Bu kurabiyeyi ilk kez doğumgünü için denedim. Tek kelimeyle söylemek gerekirse, top 10 kurabiye listemde ilk 2'yi zorluyor... Sadece nişastalı, ağızda dağılıp gidiyor ve enefs bir tat bırakıyor. Üzerindeki çikolata zaten efsane. Bir de çıtır çıtır corn flakes olunsa, mis mis misss...


 Lafı fazlaa uzatmadan, haftasonu gelecek misafirlerime de aynı kurabiyeyi yapacağımı bildirip, hemen tarife geçiyorum:

Malzemeler:

3 yumurta
250 gr katıyağ
700 gr nişasta
1 su bardağı pudra şekeri
1/2 kabartma tozu

Üzeri için:

1 kahve fincanı sıvıyağ
1 kutu peripella ( fındık kreması )
1,5 bardak corn flakes ( Bim'in sadec mısır gevreğini kullanıyorum ben )

Yapılışı:

  • Tereyağ oda sıcaklığına geldikten sonra tüm malzemeleri güzelce yoğurup hamuru hazırlayın.
  • Ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlayın.
  • Önceden ısıtılmış 160-180 derece fırında pişirin ( üzeri kızarmayacak şekilde ).
  • Kurabiyeler bir tarafta soğurken, biğer yandan sıvıyağı ve peripellanın yarıdan biraz fazlasını  bir tavaya alın ve çok çok kısık ateşte ısıtıp eritin.
  • Eriyen peripellaya kurabiyelerin üst yüzeyini batırıp, hemen soğumadan orn flakes'e batırın. 
  • Afiyetle...
Aklınızda bulunsun, kurabiyeyi yapıp buzlukta bekletebilirsiniz. Sonrasında misafiriniz geleceğinde çıkarıp çikolataya ve corn flakes'e batırıp servis yapabilirsiniz.



Ekonomiye Kadın Gücü

ekonomiyekadiningucu

Ekonomiye Kadın Gücü projesi, dar gelirli kadınların ekonomik üretime katılımını teşvik etmek, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla, kadınların gelir getirici bir işe başlamasına veya işini büyütmesine destek olmayı hedefliyor.

Bu hedefin gerçekleşmesinde, küçük bir sermaye desteği ile dar gelirli kadınların ekonomik üretime başlamasına imkan tanıyan Mikrokredi Sistemi temel alınıyor. Mikrokredi, dünyada ilk olarak 1973 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Muhammed Yunus öncülüğünde yoksulluğun çok yoğun bir şekilde yaşandığı Bangladeş'te "Grameen Bank" altında faaliyetlere başladı. Prof. Muhammed Yunus, bu uygulamayı ilk olarak genç bir kadına bambu sepeti yapması için 6 $ kredi vererek başlattı.

Küçük sermayelerle değişen hayatlar

Türkiye'de 2003 yılında Prof. Muhammed Yunus'un girişimleriyle Grameen Trust ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) tarafından ortaklaşa başlatılan Türkiye Grameen Mikrofinans Programı pekçok dar gelirli kadının işe başlaması için cansuyu/başlangıç kredisi sağlayarak, teminat ve kefalet gerektirmeden finansman erişimi kısıtını ortadan kaldırarak onbinlerce kadının hayallerini gerçekleştirmesine destek oluyor.

Yoksullukla Mücadelede Yenilikçi Yöntem: Sosyal Finansman

Türkiye'de her 5 kadından biri yoksulluk sınırında olup kendi potansiyelini gerçekleştirmeyi, ailesine ve toplumsal üretime katkıda bulunmayı bekliyor. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'nın yaygınlaştırılması amacıyla, TİSVA ve Turkcell işbirliğinde hayata geçen Ekonomiye Kadın Gücü, Türkiye’de ilk defa sosyal borçlanma modelinin hayata geçirilerek kadınların gelir getirici işler yapması için küçük sermaye desteği sağlayan Mikrokredi Sistemi’ne yeni kaynak oluşturulmasını hedefliyor.

Sosyal inovasyon niteliği taşıyan bu yenilikçi model sayesinde sayesinde artık dileyen herkes dar gelirli kadınlara borç verebilecek, bağış yapabilecek, dar gelirli kadınların hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek .Çünkü, Kadına Destek, Topluma Destektir.
Ekonomiye Kadın Gücü projesi ile kadınlarımız daha çok üreterek ekonomiye katılacak,
hayallerini büyütecek, ailelerine ve geleceğe yatırım yapacak, Türkiye kazanacak.

Bir bumads advertorial içeriğidir.


Kalküta Usulü Tavuk - Hint Mutfağı


Cumartesi günü bir dergi karıştırırken, Hint yemekleri ile ilgili sayfa eşimin dikkatini çekmiş. Hint yemekleri deneyelim mi dedi, cazip geldi bu fikir bana. Hiçbir yemek bilmesem de Hint mutfağına ait, baharatı çok kullandıklarını bildiğimden, damak tadımıza uygun yemekler bulacağımızdan emindim. Hemen google efendiye sorduk:) Sağolsun bize birsürü seçenek sundu. İçlerinden "Kalküta Usulü Tavuk"ta karar kıldık. Bir de harika bir pilav yaptık ama onu daha sonra payaşacağım sizlerle. Herneyse, sonuç nasıl derseniz, "Keçinin yemediği ot başında bitermiş" sözünü söyleye söyleye bilmediği hiçbirşeyi yemek istemeyen babam bile ses çıkarmadan yedi. Yani ayıp olmasın diye yemediğini sanmıyorum, böyle bir durumda çıkarır peynir zeytini, onları yer daha iyi :D Tavuk kesinlikle pamuk gibiydi ve lezzeti de hakikaten çok güzeldi. 

Bu arada, Hint yemeklerinden sonra sırada Kore yemekleri var:) Özellikle Kimbap denemeyi çok istiyorum, tabiki bizim usül kimbap olacak. Yani yosun yerine asma yaprağı kullanacağım. Şu sıralar çokça Kore filmi izlememden gerek olsa, pek merak saldım Kore yemeklerine de :)

Malzemeler:

4 parça göğüs eti
1/4 su bardağı yoğurt
3 diş dövülmüş sarımsak
1 çay kaşığı kırmızı biber
3 çorba kaşığı limon suyu 
4 çorba kaşığı tereyağ
1/2 çay kaşığı tuz
1 adet ortaboy kuru soğan *

* Aslında orjinal tarifte yeşil soğan vardı ancak ben mevsimi olmadığından kuru soğan ile yapmayı tercih ettim.

Yapılışı:

  • Tavuk etlerini ortadan ikiye dölüp biraz incelmelerini sağlayın. Herbir parça avuç içi kadar olsa, ideal oluyor.
  • Hazırladığınız tavukların birkaç yerine bıçak batırıp genişçe bir kaba alın.
  • Küçük br kasede yoğurt, sarımsağın 2/3'ü, biberi ve limon suyunun yarısını karıştırın.
  • Bu karışımı tavukların olduğu kaba döküp, bir güzel karıştırın ki tüm tavuklar soslansın. Bu şekilde 4 saat kadar bekletin.
  • Bir tencereye tereyağının yarısını alın. İyice kızınca tavuk parçalarını bu yağda iyice kızartın. Her iki yüzleri de pembeleşip etler pişme noktasına gelince tuzu ekleyin.
  • Ateşi iyice kızıp, tavuklar yumuşayıncaya kadar tencerenin kapağını kapatıp pişirin.
  •  Tencerenin kapağını açıp, sos yarısını çekene akdar pişirmeye devam edin.
  • Bu aradaküçük bir tavada kalan tereyağı eritin. İçine kalan sarımsağı ekleyip 30 sn kadar pişirin.
  • Arsından ince ince doğradığınız soğanları da ekleyin.
  • Soğanların diriliği gidene akdar karıştırarak kızartın.
  • Tenceredeki tavukların üzerine bu sosu ve kalan limonu ekleyin ve tencerede çok az sos kalana kadar pişirmeye devam edin.
Afiyetle...

Çifte Doğum Günü ve ilk şeker hamuru denemesi


Haftasonu, gecikmeli de olsa - ki elde olmayan nedenlerden dolayı gecikti biraz- çocukların doğumgününü kutladık. Hamza Bey'e sormuştum daha önce, doğumgünü pastasında neler olsun diye. Hiç beklemediğim yerden vurdu beni:

"Wilson'lu pasta yap anne!"

Wilson kim desem, eminim küçük çocuğu olanlar hemen bilecekler. Hani namı diğer "çufçuflar". Geçen yıl TRT çocuk'ta yayınlanıyordu, bu yıl Yumurcak'ta. Orjinal adı ile "Chuggington"...


Gerçekten beklemiyordum, Wilson deyince hazır birşey yaptırayım dedim önce. Hatta, bu yıl tüm pasta börek işini hazır alıp sadece eğlence kısmına iştirak edip, yorulmadan tadını çıkarayım demiştim. Ama yine yapamadım planladığım gibi :) Yine tüm hazırlıkları kendim yaptım. Yapımda yok sanırım...


 Nette gezinip bakınırken, trenli pastaların böyle vagon şeklinde olanları ile karşılaştım. Tamam dedim, işte bu:) Klasik pastalardan farklı, bunu yapmalıyım...


Beni en çok düşündüren kısmı, böyle bir pastayı nereye, hangi zemin üzerine yapacaktım? Minik servis masasına yapmaya karar verdim ve alüminyum folyo ile kapladıktan sonra hazırlıklara başladım. Tekerler için çeşitli bisküvilerden faydalandım. 


Kabu lediyorum, wilson, browster ve coco çok da benzemedi ama bizim minik için muhteşemdi :) O beğendi ya, gerisi boş :)


Hamza için hazırlanan trenli pastada, 4 rakamlı mum kullandım. İşte bu gördüğünüz Browster :)


 Bu da coco :)


Bunlar kömür ve yük vagonu :)



 

Ve gelelim Harun'un pastasına.  Hamza'nın 1. yaşgünü pastasında kullanılan süsleri saklamıştım. Sert plastik oyuncaklar şeklinde süslerdi bunlar.


1 şeklinde yaptığım pastayı şeker hamuru ile kapladım ve üzerine bu süsleri koydum. İlk şeker hamuru denemesi için iyiydi diyebilirim, trenelr için aynı şeyi söyleyemesem de :D




Üzerine de 1 şeklinde mumum ekledik mi tamamdır :)



Ve işte dağıtılacak şekerlerimiz.
Hamza'nın ilk yaşgünü için de kavanozlardan yapmıştım doğumgünü şekerimizi. Harun için de aynısı olsun istedim.


Kapaklarını da keçe çiçeklerle süsledim, çocuklar da büyükler de sevindiler. Çocuklar içindeki şekerlere :) Büyükler süslü kavanozlara :)




Menüdekilerin tariflerini yakında sizlerle paylaşacağım. 

İyi haftalar diliyorum...

Kelimeler Yetmez/Gizemli Adaya Yolculuk/Can Dostum/Kız Kardeşimin Hikayesi

A THOUSAND WORDS 
 ( KELİMELER YETMEZ )




2012 - ABD yapımı

"Bu film bana birşeyler öğretir" denebilecek güzel aile filmlerinden biri. Zaten filmde Eddie Murphy var, sanırım bu kadar söylemem yeterli olur :) Filmin konusu kısaca şöyle. Ağzı bolca lafla dolu bir adam, bir gün hiç anlamadığı bir şekilde susmaya mahkum olur. Bu çenesi düşük adam için konuşmamak işkence gibidir ancak susmak ona birçok şeyi de öğretecektir. 

Yorumum: Film, içinde çok güzel mesajlar barındırıyor. Bence izlenilmesi ve üzerine düşünülmesi gereken güzel dinlendirici filmlerden.

JOURNEY 2: MY MYSTERIOUS ISLAND
( GİZEMLİ ADAYA YOLCULUK )


2012 - ABD yapımı  

Genç Sean bir gün hiç beklemediği gizemli bir noktadan bir yardım sinyali alır. Araştırdığında hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği bir noktadan gelen bu sinyalin peşine düşer ve üvey babası da yanında gelir. Sonrasında harika, gizemli bir adada yolculukları ve maeraları başlar.

Yorumum: Film, çerez niyetine seyredilebilecek güzel bir macera filmiydi, tavsiye ederim.

INTOUCHABLES
( CAN DOSTUM )


2011 - Fransa Yapımı

Gerçek bir yaşam öyküsünden alınmış bir hikaye. Sanırım bu nedenle de oldukça etkileyici. Yamaç paraşütü yaparken kaza geçiren ve felç olan aristokrat Phillipp, hiç beklenmedik bir şekilde yardımcı olarak eski bir mahkumu işe almıştır. Kimse bu birlikteliği onaylamasa bile, bir süre sonra ikili arasında çok sıkı bi dostluk kurulacaktır.

Yorumum: İzlenebilecek bir film, güzel bir hikaye. Ama öyle romantizm, aksiyon, macera arıyorsanız bu filme hiç bulaşmayın :)



 2009 - ABD Yapımı

Bu film, kesinlikle kesinlikle harika bir filmdi. Zaman zaman boğazınıza düğümleniyor bir şey, yutkunamıyorsunuz. Kız kardeşi adına defalarca ameliyat geçirmiş olan bir kızın ve kızkardeşinin dramatik öyküsü var bu filmde. Çok etkileyici bir film olduğunu belirtirken IMDB notunun da 7,3 olduğunu belirtmeden geçmeyim.

Yorumum: Kesinlikle izlemelisiniz...

Daisy Dilek



Dostları özlemle kucaklamayı unutma
Çocuk sevmeyi çiçek koklamayı unutma
En zorlu anındayken bile kavganın
Gökyüzüne bakmayı unutma
 
Ataol Behramoğlu 


Hepimizin hayatında iz bırakan, yer eden, gönül verdiğimiz dostlarımız vardır, öyle değil mi? 
Onlarla hayat daha bir güzeldir, Onlarla daha anlamlıdır sanki herşey.

Biliyorsunuz, sevdiklerime bir süredir el emeği hediyeler yapıyorum. 
Sırada Dilek vardı, ona da papatyaları çok sevdiği için böyle bir çalışma yaptım. 


Hediyenin paketi de el emeği. Açıkçası sıradan bir poşete koyup gitmek istemedim, kasnağa uygun bir kutu da bulamayınca en iyisi böyle kurdele ile bir paketleme yaptım. Sırada çok çok sevdiğim bir dostum var, buradan yazmayacağım kim olduğunu zira bloğumun sıkı takipçisi :)


Sevgiyle kalın, gününüz güzel olsun...

Mayalı Krep


Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
 
Orhan Veli 
                
Havalar, güzel havalar...

Beni bu havalar hasta etti desem, bu şiirin üstüne iyi gider mi bilemedim ama bayramdan bu yana hastalığı şu son 10 gündür atlatmış durumdayım desem abartmış olmam. Havalar, öğle üzeri bahar gibi, sabah ve akşam ise buz gibi. Dolayısıyla insan çoğu kez ne giyeceğini bilemiyor. Sonrası da malum...

Neyse, şükürler olsun atlattım artık ama hiç bu kadar uzun süren bir soğuk algınlığım olmamıştı. Dolayısıyla hayatımda birkaç şeyi de ertelemiş oldum. Hayat yavaş çekimde sürdü sanki, ama dedim ya atlattım çok şükür ki...

Gelelim bugünki yazımızın sebebi mevcudiyetine :) Geçenlerde nurturia'da arkadaşlarla sohbet ederken, sevgili Esra mayalı krep tarifi sordu. Aslına bakarsanız mayalı krepi hiç duymamıştım sanırım. Esra sağolsun, bahsedince hemen denemeye karar verdim. Birçok tarifimde olduğu gibi bu tarifimde de kendi ölçülerimi kullandım. Sonuç, yumuşacık ve nefis krepler olarak geri döndü bize:) İşte tarifimiz:

Malzemeler:
  •  2 kaşık yoğurt
  • 1 çay kaşığı instant maya
  • 2 bardak un
  • 1 yumurta
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • tuz
  • ılık su ( veya süt ) - krep hamuru kıvamına gelene kadar
Yapılışı

  • Tüm malzemeleri karıştırıp mayalanması için üzerini bir bezle kapatıp bekleyin.
  • Mayalanması, göz göz delikler olduğunda oluyor. Bu şekilde olunca krepi tavada çift taraflı pişirin.
  • Pişirirken tavaya çok az - 1 tatlı kaşığı kadar - sıvıyağ eklemeyi unutmayın.
Afiyetle...


Twilight - Breaking Dawn Part 2 ( Şafak Vakti Bölüm 2 )



Aşkta mantık yoktur. Birini ne kadar çok severseniz, her şeyin daha az anlamı olur.  ( Twilight New Moon )



Twilight serisini bitirmiş bulunmaktayız. Her ne kadar beğenmeyenler varsa da, fanatikleri de az değil. Ben beğenenler tarafındayım. Hatta geç keşfettiğime de zaman zaman hayıflanıyorum. Kitaplarını okumayı isterdim ama filmi izledikten sonra bir tat verir mi emin olamadığımdan şimdilik askıda. Serinin tüm filmlerini evde izledim. Artı kbu son film gösterime gireceğinde, kapanışı sinemada yapmalıyım diye düşündüm. Aslına bakarsanız ilk filmi sinemada izlemeyi isterdim, en beğendiğim ilk bölüm olmuştu çünkü. En beğendiğim derken, bu son film de hakikaten harika olmuş. Hakkını vererek bitirmişler filmi.



Spoiler vermemek için detaya girmek istemiyorum ancak şu kadarını söyleyim, filmde vurgulanan aile teması, tüm ailenin birbirlerine olan bağlılıkları beni o kadar etkiledi ki bunu belirtmeliyim. 


 Etkileyici sahneleriyle, bu film mutlaka izlenmeli diyorum.

İşte sözün özü bu ...

Bir Sonbahar Güncesi...


Bu geç vakit
bu sonbahar gecesinde
kelimelerinle doluyum;
zaman gibi, madde gibi ebedî,
göz gibi çıplak,
el gibi ağır
ve yıldızlar gibi pırıl pırıl
kelimeler.  

Nazım Hikmet

Ne güzel değil mi sonbahar.. Ben baharları ayrı bir severim. Sonbahar, yaşlılığı, ölümü; ilkbahar doğumu ve gençliği, kıpır kıpırlığı hatırlatır. İnsan baharda farkeder hayatın evrelerini, yaz ve kış ise, artık iş işten geçti demenin lisanı halidir sanki...

Sonbahar, sararan yaprakalrın, dallardan ayrılma zamanı geldiğini gösteren işarettir. Öylece süzülüp inerler aşağıya yapraklar. Usulca.. Öylee yatarlar ağacın ayakları dibinde. Bir daha kavuşamayacak olmanın hüznünü, üzerine basan ayakların neticesi çıtırdayan sesleriyle hissettirirler, feryat ederler adeta. Yine de, kutsal bir görevi tamamlamış olarak göç ederler sanki, ilkbaharda kendilerinden arda kalan miras dna larının bir başka yaprakta vuku bulacağını bilip sevinir gibi...

Sonbaharda, sapsarı yapraklarla konuşmak ne güzeldir. Üzerine düşen çiğ taneleriyle ıslanır yaprağın yanakları. Hüznü ve mutluluğu aynı anda hissettirir sararan yapraklar...   


Sonbahar, artık yavaş yavaş kendini kışa teslim etmek üzere Konya'da. Hava bir sonbaharı, bir kışı göstermekte. Bir yandan bayramdan bu yana süren soğuk algınlığını atlatmaya çalışırken, diğer yandan kendisiyle kanka olduğumuz izlenimindeyim :D Peşimi bırakmadı ne yaptıysam. Yaşıyoruz kendisiyle birlikte :)


Şimdi bu sepeti, tüm bu hastalığın ortasında yaptığımı düşünmeyin sakın. Şu sıralar kaneviçe yapıyorum. Hem beni yormuyor, hem zihnimi dinlendiriyor. Onları da yine paylaşacağım nasipse. Bu sepet, daha önce maggi'nin yemek yarışmasına katıldığımda maggi tarafından gönderilmişti. Ne var ki bu haliyle kullanmayı da istemiyordum, balkonda içinde dikiş eşyalarımla öylece bekliyordu. Sonunda harekete geçtim ve önce akrilik boya ile birkaç kat boyadım. Bir tarafta sepetin boyası kururken, diğer taraftan da şirin çiçekli kumaşımla hemen bir kıyafet diktim sepetime:) Rengine vurulup aldığım sutaşını ve daha önce Harun'un doğumunda hazırladığım bebekler için edindiğim dantel ile de tamamladım. Ben sonuçtan memnun kaldım, artık daha bir severek kullanıyorum:)

Sevgiyle kalın...

Related Posts with Thumbnails